Şükretmek kulluk bilincidir

Yaklaşık 3 yıl önce Safra kesemde oluşan taşlar, beden de ki tüm akışı kesmişti. İnanılmaz bir acı hissediyordum. Ne yaparsam yapayım, ne tarafa dönersem döneyim bu ıstırap gitmiyordu. Artık gözlerimden yaş bile geliyordu. Tedavi yollarını araştırıyordum. Ancak her kafadan bir ses çıkıyordu.

Zerre kadar kesilmeden, bir saniye bile durmadan günlerce acı çektim. Yemek yerken aslında yemeğin bizleri yediğini o gün anladım.

Ne bulursak atıyorduk mideye. Ve bedenlerimize ne kadar acımasız davrandığımıza şahit oldum. Dişlerimizi hiç kullanmıyorduk.
Yemeği bir kaç kez çevirip yutuyorduk. İşte buna benzer gözlemler eşliğinde 10.ıstırap gününde birden fazla yanlış teşhisin kurbanı olarak kendimi son kez hastaneye bıraktım. Safra şişmiş nerdeyse patlamaya gelmişti. Ölümle aramızda pek bişi yoktu. Nihayet ameliyat kararına varıldı. Bir kaç gün aç bırakıldım. Su bile içemiyordum. 15.Güne kadar aralıksız FULL acı ile kıvranırken sedyede ameliyat masasına gidiyordum. Uyuşturuldum. Kendime geldiğimde acı inanılmaz boyutlarda idi. Safra haddini aşmıştı.Yaklaşık 40 cm yarılmıştım. Çapraz bir üçtan diğer uca kadar. Hepimiz hayret ediyorduk. Bu kadar da olurmu? Oluyordu çünkü ameliyat masasına yatan her şeye hazır olmalıydı. Susuzluk sorunu bir yandan, morfinin temizlenmesi için burnumdan ciğerlere giden hortum, yarım metreye yakın kesik, tam bir kıyamet havası...

Bedenim de ki derin kesik beynimi bile şaşırtmıştı. Kesilmeyi hiç hesaba katmayan beynim o gece bana inanılmaz bir senaryo hazırlamıştı

Hastanede aynı mekan ve zaman içersin de yarım metre boyunda kafası yumruğum kadar, bedeni yılan gibi, parmaklarıma benzeyen 5 tane iri yarı dişleri olan, kurtçukların karımda ki o yaradan girmeye çalıştığını görselleştirdi. Sabaha kadar bu hayvanlarla uğraştım. O yaraya girmelerini izin vermedim. Senaryoya göre zaten ordan çıkmışlardı. O gün anlamıştım;Beyin kavrayamadığı şeyler için derhal bir senaryo yazmakta idi.

Bu yüzden anlamadığınız fikirlere karşı ön yargılı olmayın. Beynin işlevi bu. Ve nihayet 21. gün artık ızdıraplarım son bulmuştu.

Bir çok kez bedenimi terketmeye çalıştım. Ancak çıkamadım. O günlerden bu yana hep ölecekmiş gibi davranıyorum. Ameliyat sonrası Ismail Göktepe ziyaretime geldiğinde şaka ile karışık gülerek ;İnşirah Süresinin ilk üç ayetini okuyordu; Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla." Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi? Yükünü senden alıp atmadık mı? O senin belini büken yükü"

Bir çok ilim dostumuz da dua etmişti. Velhasıl 21.gün acı sona erdi. Gerçekten sırtımdan bütün yüklerim gitmişti. Hardiski temizlemiştim.

Boşluk yoktur. Herşey bir bedel karşılığı alınır. Bir şey gider, başka şey gelir.
Her ne gelirse şükretmek kulluk bilincidir. Ve hiç bir şey boş yere değildir.
Bir şey istemek yerine hayırlısını istemek akıllı insanların işidir.

 

Adem Korkmaz