Misafir

Orta halli bir maddi durum ile,120 Metre kare evde gerile gerile, ailesi ile yaşıyor. Uğrunda öleceği sevimli çocukları, evine bolca rızkı taşıyan eşi, şahsını hiç kırmayan cemaat arkadaşları ile dinin yaşıyor idi. Zamanla bu huzur onu bulutlara çıkartmıştı. Neredeyse erecekti. Hazır olduğunu düşünürken evine ne zaman gideceği belli olmayan erkek, 13-14 yaşlarında bir misafir gelir. Akrabadır. Pek sevilmeyen, hiç bir hayır beklenemeyecek kadar ağır bir aileden olan bu misafir, haşere mi haşere, yaramaz mı yaramaz, aksi mi aksi..Terbiye, görgü, eğitim yok gibidir.

Evin altını üstüne getirdiği gibi, doymakta bilmemektedir.Temizlik sıfırdır. Defalarca söyleseler de uzun tırnaklarının altında biriken pislik, melemene ekmek bandırırken hafif, hafif karışmaktadır. Özellikle ortak sofra ve tabaktan oluşan sabah kahvaltısı dramaya dönüşmektedir. Haylaz misafir, aynı zamanda uğruna öleceği çocuklarının da dünyasına girmiş adeta bir kabus olarak çökmüştür. Tüm eşyalarını yerle bir etmiş, mahrem bir şey bırakmamıştır.  TV, Bilgisayar evde vakit harcamaya yarayan tüm eşyaları da bozmuştur.  Nihayet misafiri adam etmeye yeltenir.

Ancak misafir laf anlamaz. Misafire sesini yükseltir, kızar, bağırır, çağırır, hatta dövmeye bile yeltenir. O sakin, huzurlu, her şeyi olduğu gibi kabul eden ve edilmesi gerektiği söyleyen, ev putundan kurtulun derneklerine üye olan, bulutlara çıkıp ta ermek üzere olan kişiden geriye her şeye bağırıp çağıran, cimri, kıskanç bir şeytan kalmış olarak, eşine döner ve der ki ;

-Ya o gider,ya da ben!

Adem Korkmaz