"Gördünüz mü o Lat ve Uzza'yı

"Gördünüz mü o Lat ve Uzza'yı?"53:19

Müşrik toplum geçmiş büyüklerini temsilen heykeller (putlar) yaparlardı. Bu heykeller yolu ile övünür,böbürlenirlerdi.Örneğin Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal için beslenen aşırı sevgi veya menfaat neticesin de dikilen heykeller nasıl ki taş değil bir sembol ise Lat,Menat,Uzza gibi heykeller geçmişin din alimlerini,din büyüklerini temsil ediyordu. Atatürk'ün din büyüğü olduğunu düşünsenize..Heykeller bir anda türbelere dönüşürdü.

Allah ile aralarına aracı koymuşlardı. İnanışlarına göre,sözde şefaat eden,cehennemden çekip alabilen kudreti vardı bu kişilerin. Ve bu kudreti temsilen taş ve dahi helvadan heykel yapıyorlardı.

Bunu yapanlara tıpkı günümüz de ki gibi onlara gökleri yaratanı sorsak Allah diyorlardı.

“Gökleri ve yeri yaratan, güneşi ve ay'ı musahhar kılan kimdir?” diye sorsan, şüphesiz ki: “Allah'tır!” diyecekler. O halde nasıl çevrilip döndürülüyorlar?"29:61

Bu müşrik toplum Lat isimli "büyük" gavsları,Menat isimli son yüzyılın "müceddit'ini" ve Uzza isimli "büyük" hoca efendilerini Allah ile aralarına aracı koymuşlardı.Muhabetlerinden ötürü heykel ve resim ile bu bağı kuvvetlendirmekte idiler.

Dikkat ederseniz Allah resulü bu yüzden resmedilmesinden,heykelinin yapılmasından kaçmıştır ki bunu bu kadar yüzyıl süresince görmemekteyiz zaten.Bu kaçış heykel sanatını men için değildi.Veya resim sanatını men için değildi.

Toplumun,onun resimleri ile,heykelleri ile gönül bağı kurarak Allahsız hayata yelken açmamaları için böyle bir atak gerçekleştirmişti.

Tüm bunlara rağmen gelen yüzyıllar içinde, aynı şeyler, farklı ve yıkılması zor bir versiyon ile topluma geri döndü.

Her kelamı doğru kabul edilen sayısız hoca efendiler,sayısız alimler,söz insanları aracı edildi. Ve toplumun Menat'ı oldular. İş o kadar ileri gitti ki ölenler bir yana diri aracıların sayısını bilemez olduk.

İşte tam bu noktada Allah'ın rahmeti olan Kur'an bize ""Gördünüz mü o Lat ve Uzza'yı?"(53:19 ) diye sordu.

Evet Rabbimiz tümünü gördük!