Doğru yolun garipliği

İslam ilk yıllarında kimsesizlerin tercihi idi. Mensupları garipti. İlk mensubu Muhammed (a.s) kırk yaşına değin yapayalnızdı. Doğru yol kalabalığı hiç bir zaman sevmedi. Kimsesiz ve gariplerle başlayan süreç, işin özünde hep yalnızlık ile devam eti. Bu yalnızlık katıksızdı. Bir başına olmanın en gerçekçi hali idi. Şimdi cemaatler oluşturmuş, etrafında yüzlerce elamanları ile yolculuk yapan hocalar, çevresini saran, şahıslarına övgü nağmeleri dizen, sohbetlerini dinleyen yüz binlere gariplikten bahsediyorlar.

Adam'ın sağı, solu bayram yeri gibi, elini sürekli öpüyorlar, yanına biri geliyor diğeri gidiyor. Bu hal ile Allah resulüne isnat edilen bir söz söylüyor; “İslam, şüphesiz garip olarak başladı ve günün birinde garip hale dönecektir. Ne mutlu o garip mü'minlere!” Akabinde bu sözü kendine yama yapıyor.
Kendini garip zannediyor.(Yaklaş da sana gariplik nedir göstereyim). 

Gariplik, bir başına olmak mecaz değildir. Gerçekten bir başına olmaktır .Bir başına kalmaktır. Doğruyu bayrak edenler ister istemez dışlanırlar.
Subhan Allah nidası ile ;Hiç kimsenin (S)ilahını almadığın için garip kalırsın. Karşı tarafın (S)ilahından sende olmayınca ezmek isterler. Güçleri yetmeyince dışlarlar.(S)ilahsız olduğun için işlerine yaramazsın. Subhan Allah zikri insanı garip bırakır.

 

Adem Korkmaz